Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü: Bedenimizi, Emeğimizi, Toprağımızı ve Okyanusumuzu Korumak İçin Alanlara!

İşgalci İsrail güçleri Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım yapmaya ve evlerini, topraklarını, yaşam alanlarını yok ederken tüm dünya yaşananlara seyirci kalmaya devam ediyor. Dünya Kadın Yürüyüşü, kadına yönelik her türlü şiddete karşı sesini yükseltmeye ve dünyanın dört bir yanında yaşadığımız politik, ekonomik, çevresel ve yasal baskıları kınamaya devam ediyor. 

Silvia Federici’nin kapitalizmin ve emperyalizmin tarihinin soykırımlar tarihi olduğu ve bunların insan kanı, şiddet, savaş ve sömürüden beslendiği görüşüyle uyumlu olarak kapitalizmin sömürgeci, ataerkil, çıkarcı ve kolonyal yönlerinin giderek artan görünürlüğünün farkındayız. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Filistin halkının haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu ve işgalci İsrail hükümetinin derhal ateşkes ilan ederek savaşı sona erdirmesi ve Filistin halkının özerkliğini tanıması gerektiğini bir kez daha söylüyoruz.

Dünyanın her yerindeki kız kardeşlerimizi gün be gün bizden çalanların, bugün Filistin’de soykırım suçu işleyenlerin ve bu suça destek verenlerin aynı kapitalist, ataerkil, ırkçı ve kolonyal sistemin sonucu olduğunu biliyoruz.

Kaybettiğimiz sevgili kız kardeşimiz Nalu Faria’nın bir yazısında dediği gibi “Kadına karşı şiddetle mücadele; kapitalizm, ırkçılık, sömürgecilik ve LGBTİ+ fobiyle iç içe geçmiş patriyarkal sisteme meydan okumaktır.”

Şiddeti sona erdirmenin ilk adımı, kadına yönelik şiddetin sistemik nedenlerini ortaya çıkarmak ve bu şiddetin sistematik yönüyle mücadele etmektir.  Çünkü şiddetin, ırkçılığın ve militarizasyonun bedenler, emek ve topraklar üzerindeki kontrolü genişletme aracı olarak kullanıldığını biliyoruz.

Bu anlamda altında yatan sistemik nedenlere işaret etmeden ve bunlarla yüzleşmeden kadına yönelik şiddeti sona erdirmek mümkün değildir. Benzer şekilde, Gazze’de Filistin halkını öldüren ve işkence eden kapitalizmin soykırımcı yüzüne karşı çıkmadan, Kongo ve Sudan’da yaşananlara ve yaşanmaya devam edenlere karşı dayanışma içinde olmadan ve iklim krizinden kaynaklanan savaşlar ve doğal afetler nedeniyle milyonlarca insanın zorunlu göçüne karşı durmadan kadına yönelik şiddet sona erdirilemez.

Sömürgeci, ırkçı ve kapitalist baskının her biçimine karşı her alanda mücadele etmeksizin ataerkil şiddete son veremeyiz. Kadına yönelik şiddete karşı bu uluslararası eylem gününde dayanışma mesajımızı, demokrasilerini ve halk yanlısı hükümetlerini savunmak için her gün mücadele eden Guatemala, Peru, Küba ve Venezuela’daki direnişçi halklara gönderiyoruz.

Bunu söylüyoruz, çünkü biliyoruz ki yaşamın sürdürülebilirliği kapitalizm ile mümkün değildir ve asla olmayacaktır. Kapitalizmin ne “yeşil” ne de “mor” biçimleriyle insancıl olması mümkün değildir.

Mücadelemiz, dünyayı yöneten baskıcı, otoriter, adaletsiz, eşitsiz ve sömürgeci yaşam koşullarına karşıdır!

İşte bu yüzden mücadelemiz başka bir dünyanın inşası mücadelesidir!

Bedenlerimizin, emeğimizin, topraklarımızın ve okyanuslarımızın kontrolü bizim olana kadar yürümeye devam edeceğiz!

Mücadelemiz; bedenlerimiz, emeğimiz ve topraklarımız üzerindeki kontrolü geri aldığımız farklı bir dünyanın yaratılması içindir. Savaşlara ve kapitalizme karşı, halk egemenliği ve insanların iyi yaşaması için, bir kişi daha eksilmeyene kadar yürümeye devam edeceğiz: “Ni una menos!

Dünya Kadın Yürüyüşü