“Feminist ekonomi, feminizmin gücünün bir örneğidir. Feminizm kadınları o kadar yüreklendirdi, kendi deneyimlerine ve mücadelelerinin haklılığına o kadar güven duymalarını sağladı ki Tanrı katına hücum etmeye koyuldular: Bütün disiplinler arasında toplumlarımıza hükmeden güç yapılarına en yakın olana, ekonomiye hücum. Feminist ekonominin ortaya çıktığı moment neoliberalizmin yükselişi, dünya ekonomisinin yeniden yapılandırılması ve “Refah Devletinin” tasfiyesiyle ortaya çıkan egemen ekonomik ve politik paradigmaların kriziyle aynı zamana denk gelmesi nedeniyle önemlidir.”
Feminist ekonomi, insan yaşamını önemsemeyen ve onu basitçe alınıp satılan (her birinin bir fiyatı olan) bir metaya dönüştüren bu sistem karşısında hem teorik hem de politik alanlardan gelen güçle işleyerek şekillendirdiği kurulu düzenden bütünüyle kopma önerisini olgunlaştırır: Bir ekonomik sistemin nihai hedefi; dünyanın her yerinden kadınların ve erkeklerin insani ihtiyaçlarının çözüldüğü, aynı zamanda hayatlarımızın tabi olduğu doğaya saygı duyan, onurlu, insanca, iyi bir hayat yaşamak olmalıdır. Başka bir deyişle sermaye-yaşam çatışması karşısında yaşamın yanında olmaktır
Feminist ekonomi tartışmasını farklı boyutlarıya ele alan bu çalışma, egemen ekonomiye alternatif olan diğer ekonomilerle feminist ekonomi arasında bir diyalog başlatıyor. Bunlar; sosyal ve dayanışma ekonomisi, kent ekonomisi ve ekolojik ekonomidir. Ayrıca Latin Amerika ülkelerinde halkçı hükümetler ve toplumsal hareketlerin bakım ekonomisi alanındaki deneyimlerini de feminist ekonominin çerçevesi içine alıyor.