Kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için yaşamlarımız, bedenlerimiz ve cinselliğimiz üzerindeki otonomiyi savunun!
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Dünya Kadın Yürüyüşü olarak sesimizi yükseltiyor ve kadına yönelik her türlü şiddete son verilmesini talep ediyoruz. Kadınların yaşamları, bedenleri ve cinsellikleri üzerinde tam özerkliğe sahip oldukları bir dünya için çağrıda bulunuyoruz – şiddetin, sömürünün, ayrımcılığın ve insanların yaşamları üzerindeki ataerkil kontrolün ortadan kaldırıldığı bir dünya.
Kadına yönelik şiddetin kökleri bu iç içe geçmiş baskı sistemlerinin derinliklerinde yatmaktadır. Ataerkil, kapitalist ve sömürgeci şiddeti destekleyen yapıları ele almadan ve ortadan kaldırmadan kadına yönelik şiddeti sona erdirmek mümkün değildir. Yaşamlarımız, bedenlerimiz, emeğimiz, topraklarımız, kaynaklarımız ve okyanuslarımız üzerinde tahakküm ve sömürüyü genişletmek için kullanılan kontrol mekanizmalarıyla mücadele etmeliyiz.
Kadına yönelik şiddet, kapitalizmin şiddet dolu çerçevesi içerisinde ortadan kaldırılamaz. Kapitalist krizler derinleştikçe, otoriterlik güçlenmekte ve kadınlara yönelik baskı ve şiddeti yoğunlaştıran bir sosyal kontrol yöntemi olarak işlev görmektedir. Kadınlar, özellikle üreme hakları, ifade özgürlükleri, siyasi ve ekonomik hayata ve barış müzakerelerine katılma hakları konusunda yoğun gözetim, polis ve bağımsızlık kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Devletler kadınların bedenleri üzerindeki kontrollerini sıkılaştırdıklarında ve haklarını kısıtladıklarında, sadece toplumsal cinsiyet eşitliğini baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda iktidarı korumak için kadınların bedenlerini silah haline getiriyorlar. Bu durum kadın cinayetleri salgınını körüklemekte,hayatta kalanları kriminalize etmekte ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı zor kazanılmış güvenceleri geri püskürtmektedir.
Kapitalist sistem kendi krizleri -yoksulluk, iş güvencesizliği ve ekolojik çöküş- altında bocalarken, otoriter hükümetler feminist hareketlere saldırarak, LGBTİQ+ kimliklerini kriminalize ederek ve sosyal ve toplumsal cinsiyet eşitliği taleplerini bastırarak iktidarlarını güçlendiriyor.
Benzer şekilde, son bir yıldır Filistin halkını acımasızca katleden ve işkence eden kapitalizmin ve neoliberalizmin soykırımcı yüzüne karşı durmadan, özellikle İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli kadınlar başta olmak üzere cinsel şiddete, zorla yerinden edilmeye, işkenceye ve insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleye maruz kalan Filistinli kadınlardan bahsetmeden kadına yönelik şiddet sona erdirilemez. Bu nedenle, Lübnan’da, Suriye’de, Kürdistan’da, Afganistan’da, Sudan’da, Mali’de ve Kanak’ta yaşananlara ve yaşanmaya devam edenlere karşı dayanışma içinde olmadan, milyonlarca insanın yoksulluk, savaşlar ve iklim krizinden kaynaklanan doğal afetler nedeniyle zorunlu göçüne karşı durulamayacağını teyit ediyoruz.
MENA, Afrika, Asya, Okyanusya ve Amerika kıtalarındaki bölgeler, küresel elitlerin ve ulusötesi şirketlerin ekonomik çıkarlarına hizmet etmek üzere askerileştirilmektedir. Militarizasyonun gerçekleştiği yerlerde kadınlara yönelik şiddet artmakta; ulus ötesi güçlerin genişlediği yerlerde ise insan kaçakçılığı ve cinsel sömürü artmaktadır. Bu nedenle, kadına yönelik şiddete karşı bu uluslararası eylem gününde, demokrasilerini ve halk hükümetlerini savunmak için direnen halklara dayanışma mesajımızı gönderiyoruz.
Savaş yayıldıkça kadına yönelik şiddet de yayılıyor. Bu nedenle, bugün bir kez daha Filistin halkının haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu ve işgalci İsrail güçlerinin derhal ateşkes tesis etmesi, işgale son vermesi ve Filistin halkının özerkliğini tanıması gerektiğini kamuoyuna duyuruyoruz.
Kadına yönelik şiddet yapısal ve sistemiktir; şiddet içeren bir sistemin sınırları içerisinde ortadan kaldırılamaz. “İnsancıl kapitalizm” kavramını reddetmeye devam ediyoruz. Yaşamın sürdürülebilirliğinin kadınları metalaştıran, sömüren ve aşağılayan bir sistemle bir arada var olamayacağını biliyoruz.
Direnmeye, örgütlenmeye ve değişim için mücadele etmeye devam edeceğiz, bunu yaparken sadece kadınların hayatlarını değil tüm dünyayı dönüştürdüğümüzü biliyoruz. Mücadelemiz tüm kadınların özgürlüğü, güvenliği ve özerkliği içindir. Vizyonumuz bedenlerimiz, emeğimiz ve topraklarımız üzerindeki kontrolü geri aldığımız farklı bir dünya içindir. Savaşlara ve kapitalizme karşı, halkların egemenliği için ve buen vivir için, kimsenin geride kalmamasını sağlayarak yürümeye devam edeceğiz. Ni una menos!*
Savaşlara ve kapitalizme karşı yürüyor,halkların egemenliğini ve buen vivir’i savunuyoruz!
Dünya Kadın Yürüyüşü, 25 Kasım 2024.
*Bir kişi daha eksilmeyeceğiz!